İndikatör Nedir?

indikatör nedir? teknik analizde indikatörlerin kullanımı

İndikatörler, piyasalardaki mevcut durumu ölçmek ve gerçekleşme ihtimali daha yüksek olan fiyat hareketlerini tespit etmek için kullanılan istatistiklerdir.

Finansal piyasalarda, indikatörler genellikle belirli bir menkul kıymetin fiyatından, hacminden veya çeşitli özelliklerinden türetilen teknik analiz grafiklerine katkıda bulunur. İndikatörleri kullanmanın en temel amacı, gelecekteki fiyatları daha düşük bir hata payı ile tahmin edebilmemizi sağlayan matematiksel veri üretmeleridir.

En fazla kullanılan teknik indikatörler arasında hareketli ortalamalar (MA), göreceli güç endeksi (RSI) hareketli ortalama yakınsama sapması (MACD) ve denge işlem hacmi (OBV) bulunur. Bir şirketin kârlılığını hesaplamak için kullanılan göstergeler arasında ise brüt kar marjı, faaliyet kar marjı ve öz sermaye getirisi (ROE) gibi indikatörlerden yararlanılır.

İndikatörler ekonomik tablonun genel sağlığını ölçmek ve yorumlamak için de kullanılır. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ve işsizlik rakamları, tarım dışı istihdam verileri yatırımcılar tarafından en sık takip edilenler arasındadır. Bazı indikatörler ise genel gidişattan ziyade belirli sektörlerin performansını takip etmeye odaklanır

İndikatörleri, genel ekonomik indikatörler ve teknik indikatörler şeklinde ikiye ayırabiliriz. Ekonomik indikatörler, bir bütün olarak ekonominin veya spesifik bazı sektörlerin büyümesini veya daralmasını ölçmek için kullanılan istatistiksel göstergelerdir. Özellikle temel analiz yaparken, halka açık şirketlerin hisse senedi performanslarına ilişkin fikir sağlamak için mevcut ekonomik ve endüstri koşullarını ölçen göstergeler kullanılır.

Teknik indikatörler ise işlem gören herhangi bir finansal varlığın trend hareketine veya fiyat modeline dair öngörülerde bulunmak için teknik analizde yoğun olarak kullanılır.

Genel Ekonomik İndikatörler

Hem özel sektörde hem de kamuda farklı veri kaynakları is beslenen birçok ekonomik indikatör bulunmaktadır. Bu indikatörler, yatırımcıların gelecekteki fiyatlara dair daha güçlü tahminler yapabilmeleri için bütüncül bir yaklaşım ile kullanılmalıdır.

Örneğin ABD Ticaret Bakanlığı, ekonomiyi değerlendirirken ISM (Institute for Supply Management) verilerini kullanır. ISM tarafından 1931 yılından bu yana aylık olarak yayınlanan üretim raporu adeta ABD’deki ekonomik aktivitenin aynası niteliğindedir. Yine Satın alma yöneticileri endeksi yani PMI (Purchasing Managers Index) da takip edilmesi gereken göstergeler arasındadır. Aylık olarak açıklanan bu endeks, şirketlerin mal ve hizmet satın alma davranışlarını ölçer.

Konut endeksleri bir başka önemli indikatör olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle son 10 yılda konut ve gayrimenkul satışları, ekonomideki genel gidişatı yorumlarken kullanılan önemli bir göstergeye dönüşmüştür.

Yatırım kararları almadan önce bir ülkedeki ekonomik durumu analiz etmek önemlidir. Ancak yatırım yapmak için genel ekonomik göstergelere gereğinden fazla önem atfetmekten de kaçınmak gerekir. Genel ekonomik veriler çoğu zaman kesin sonuçlar üretmekten uzaktır ve başka birtakım metotlar ile birlikte ele alındıklarında faydalıdırlar.

Yatırımcılar tarafından en çok takip edilen genel ekonomik göstergeler:

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)

3 ayda bir hesaplanan ve ülkelerdeki yetkili kurumlar tarafından açıklanan Gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH); bir ülkede belirli bir dönem içerisinde üretilen tüm mal ve hizmetlerin toplam değerine verilen isimdir.

Gayrisafi yurtiçi hasıla şu şekilde hesaplanır:

I (Investment): Yatırımlar

C (Consumption): Tüketim

G (Governmental): Kamu Harcamaları

X-M (Export-Import): Dış ticaret açığı ya da fazlası

GSYH = I + C + G + (X – M) şeklinde hesaplanır.

Büyüme Oranı

Büyüme, bir ülke ekonomisinde üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerindeki artışı ifade eder. Büyüme oranı ise bu artışın yüzdesel karşılığıdır. Fiyatlardaki değişimin etkisinden soyutlanmış büyümeye ise “reel büyüme” yani gerçek büyüme adı verilir. Nominal büyüme ise fiyat değişimlerini göz ardı ederek hesaplanan büyüme rakamıdır.

Örnek vermek gerekirse, bir ülkede son 1 yılda 10 birimlik mal ve hizmet üretilmiş olsun ve bir birimin değeri 100.000 TL olarak hesaplansın. Bu durumda GSYİH = 100.000 x 10 = 1.000.0000 TL olacaktır. Ertesi yıl üretilen toplam mal ve hizmet miktarı değişmez ancak birim fiyat 110.000 TL’ye yükselirse, o ülke ekonomisi nominal olarak %10 büyüse de reel olarak herhangi büyüme kaydedilmemiş olacaktır.

Büyüme rakamları ve büyümeye dair beklentiler, borsadaki fiyatlar üzerinde muazzam bir etkiye sahiptir. Büyüme beklentisinin düştüğü dönemlerde çoğu hisse senedi zayıf bir performans sergiler ya da değer kaybeder. Yüksek büyüme gözlemlenen periyotlarda ise borsada rallilerin yaşanması daha olasıdır. Bu yüzden, güçlü bir büyüme oranı yakalamak ülkelerin ekonomi politikalarını belirleyen kurumlar nezdinde son derece önemli bir hedeftir.

İşsizlik Oranı

İşsizliğin tanımına yapabilmek için önce işgücü nedir sorusunu yanıtlamamız gerekir. İşgücü, halihazırda çalışan ve aktif olarak iş arayan insanları ifade eder. Bir ülke ekonomisinde iş gücüne katılabilecek durumda olmasına ve iş arayışı bulunmasına rağmen çalışamayan insanların oranına işsizlik oranı denir. Eğer bazı kimseler çalışmadığı halde aktif olarak iş de aramıyorsa, işsiz olarak değerlendirilmezler. Bu yüzden açıklanan resmi işsizlik oranı, neredeyse her zaman gerçek işsizlik oranından daha düşüktür.

Büyüme oranı ile işsizlik oranı ters orantılıdır. Büyümenin yüksek olduğu dönemlerde işsizlik düşer, ekonominin küçüldüğü dönemlerde ise doğal olarak işsizlik oranında artış gözlemlenir.

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)

Tüketici Fiyat Endeksi ya da Tüketici Enflasyonu, Tüketici fiyatlarındaki artışı ifade etmek için kullanılır. Aylık olarak TÜİK tarafından hesaplanır ve açıklanır. TÜFE hesaplaması, tüketicilerin kullandıkları birtakım mal ve hizmetlerin ağırlıklandırılması ile oluşturulan bir sepet üzerinden yapılır. Sepetin toplam değerindeki artış bizlere enflasyon oranını verir.

TÜFE sepetindeki ürün ve hizmetler ve dahi bunların ağırlıklandırılmasında zaman zaman bazı değişiklikler yapılır. En fazla ağırlık gıda ve alkolsüz içeceklere aittir. Bunları ulaşım giderleri ve konut-kira giderleri takip eder.

Ekonomik büyüme, tüketimde artış yaşanmasına neden olacağı için enflasyonu yükseltebilir. Ancak enflasyonun yegane sebebi değildir. Zira büyümenin zayıf olduğu dönemlerde de enflasyon artabilir. Özellikle üretim girdilerini ithalat yoluyla elde eden, ithalata bağımlı ekonomilerde döviz kurunun yükselmesi ile birlikte girdi maliyetleri artar ve yüksek enflasyon oluşur. Bugün dünya genelinde yaşanan yüksek enflasyonun arkasındaki temel sebebin, özellikle enerji ve hammadde fiyatlarında yaşanan artışlar olduğunu söyleyebiliriz.

Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)

Üretici Fiyat Endeksi ya da Üretici Enflasyonu, üreticilerin kullandığı mal ve hizmet fiyatlarındaki artışa denir. TÜFE verisiyle beraber aylık olarak TÜİK tarafından açıklanır. Üretici enflasyonu, sonraki aylarda açıklanacak tüketici enflasyonu için referans oluşturmaktadır. Üretici enflasyonu tüketici enflasyonunu geçtiyse yani ÜFE > TÜFE durumu yaşanıyorsa, aradaki bu fark takip eden aylarda tüketicinin aleyhine olacak şekilde mutlaka fiyatlara yansıyacaktır.

Cari İşlemler Dengesi

Diğer birçok makroekonomik gösterge gibi aylık olarak açıklanan cari işlemler dengesi, ihracattan elde edilen gelir ile ithalat sonucu ortaya çıkan gider arasındaki farka, cari transferlerin de eklenmesi (ya da çıkarılması) ile ortaya çıkan değerdir.

Cari işlemler dengesi negatif ise cari açık var demektir. Bu değer pozitif ise cari fazla olduğu anlamı çıkar. Cari açığın yüksek olması dış finansman ihtiyacı doğurduğundan elbette kırılganlık seviyesini artırır ancak büyümeyi de beraberinde getirir.

Türkiye’nin üretimi önemli oranda ithal edilen enerji ile doğru orantılıdır. Yine yurtdışından alınan hammadde ve ara mamul, Türkiye’nin uzun yıllardır cari açık veren ülkeler arasında yer almasına neden olmuştur.

Bütçe Dengesi

Bir ülke ekonomisinde, kamu gelirleri ile giderleri arasındaki farka bütçe dengesi adı verilir. Bütçe dengesi eksiye düşmüş ise bütçe açığı olduğu anlamı çıkar. Bütçe dengesi pozitif bir rakam ise bütçe fazlası verilmiş demektir.

Bütçe dengesi rakamları da aylık olarak açıklanır ve cari açıkta olduğu gibi eğer bütçe de açık veriyorsa, dış finansman ihtiyacı olduğu söylenebilir. Bu da ekonomide bir kırılganlık yaratır.

Sanayi Üretimi Endeksi

Sanayi Üretim Endeksi hesaplanırken, sanayinin alt kollarındaki sektörlerin ağırlıklandırılması yapılır ve hem bir önceki yılın aynı ayı ile hem de bir önceki ay ile karşılaştırılır. Aylık olarak hesaplanan sanayi üretimi endeksi ile beraber alt sektörlere ait üretim rakamları da yine TÜİK tarafından açıklanır.

Borsada işlem gören sanayi şirketlerinin performansları açısından büyük bir referans noktası olan sanayi üretimi endeksi, büyüme ve işsizlik rakamları için de önemli bir öncü veri olma özelliği taşır. Üretim endeksinin düşmesi, sonraki dönemlerde büyümenin azalacağına ve işsizliğin artacağına dair beklenti oluşturur. Yükselen bir sanayi üretim endeksi ise güçlü büyümeye ve istihdama yönelik bir işaret olarak yorumlanabilir.

İmalat PMI (Purchasing Managers Index)

PMI yani satın alma müdürleri endeksi, şirketlerdeki satın alma yöneticilerinin mal ve hizmet satın almaya olan ilgilerini ölçer. Üretim yapan şirketlerin tedarikçilerden hammadde satın alması ya da başka şirketlerden ara mamul alımlarını artırması büyümeye yönelik olumlu bir işarettir.

PMI, büyüme oranları için öncü gösterge olma özelliği taşır. PMI verisinin yüksek olduğu bir ortamda büyüme rakamlarının da yüksek gerçekleşmesi beklenecektir. PMI değeri 50 ve üzerinde seyretmesi halinde ekonomik büyümeden bahsederiz. Bu değer 50’den az ise ekonomik daralma olasılığı öne çıkar.

Tüketici Güven Endeksi

Adından da anlaşılacağı üzere, Tüketici Güven Endeksi, tüketicilerin ekonomiye duydukları güveni ölçen endekstir. Kısa vadede takip edilmesi gereken bir göstergedir ve aylık olarak hesaplanır. Anketler yoluyla, toplumun mevcut ekonomik tabloya dair düşünceleri ve geleceğe dair beklentileri araştırılır. Yine tüketicilerin mal ve hizmet satın almaya istekli olup olmadıkları takip edilir.

Tüketici güven endeksinin yükselmesi kısa vadede harcamaların artacağı şeklinde yorumlanır. Endeksin düşmesi ise harcamaların azalacağına dair bir işaret anlamına gelir. Bu açıdan tüketici güven endeksi de büyüme verisi için öncü gösterge niteliğindedir. Şirketler önemli yatırım kararları almadan önce tüketici güven endeksi verilerini yakından takip ederler.

Tüketici güven endeksi düşüyorsa, insanlar para harcamak konusunda daha çekimser davranıyor olabilir. Yatırımlar azalma eğilimine girer ve büyük sermaye sahipleri bir adım geriye çekilerek piyasalara olumlu sinyaller düşünerek ciddi yatırımlar yapmaktan imtina edebilir. Bu durumun sürekli hale gelmesi bir ekonomiyi resesyon tehlikesi ile karşı karşıya bırakabilir.

Teknik Analiz İndikatörleri

Teknik analiz indikatörleri; Forex, hisse senedi ve emtia başta olmak üzere tüm finansal piyasalarda yatırımcıların fiyatın yönünü tahmin edebilmek için kullandığı yöntemlerin başında geliyor. Özellikle riski yüksek piyasalarda ve kısa vadeli alım satım işlemlerinde fiyat hareketlerinin yönü hakkında fikir yürütmek için doğrudan ABD başkanından tüyo almıyorsanız iyi bir teknik analiz bilgisine sahip olmak dışında bir seçeneğiniz olmayabilir.

Doğru risk yönetimi, duygulardan arınmış, gerçekçi bir yatırım stratejisi ve teknik analiz bilgisi birleştiğinde ortaya gerçekten başarılı sonuçlar çıkacaktır. Çünkü iyi bir trader için piyasaların yükselmesi ya da düşmesi önemli değildir. Fiyatlar hareket ettiği müddetçe kısa veya uzun pozisyonlar ile kazanç elde edilebilir.

Teknik analiz ile alım satım kararı almak, çok sayıda kaynaktan üretilen sinyalleri birleştirmeyi ve doğru şekilde yorumlamayı gerektirir. Farklı yerlerden sağlanan ham veri, çeşitli grafikler ve modeller kullanılarak anlamlı hale getirilir. Bu noktada istatistik devreye girer ve benzer modeller ile hangi fiyat hareketlerinin sıklıkla yaşandığı tespit edilir. Bu yolla gelecekteki fiyat hareketleri daha yüksek bir doğruluk payı ile tahmin edilebilir.

Çok sayıda teknik analiz indikatörü bulunur ve bunların hangilerinden faydalanılacağı yatırımcının tercihlerine bağlıdır. Başarılı bir teknik analiz, tek bir indikatörün verdiği sinyaller yerine birden fazla indikatör tarafından teyit edilen sinyallerden beslenir.

Sizler için teknik analizde en fazla kullanılan 10 indikatörü sıraladık:

Hareketli Ortalama (MA)

Hareketli Ortalama (MA = Moving Average), adından da anlaşılacağı üzere bir finansal varlığın belirli bir zaman dilimindeki kapanış fiyatlarının ortalamasının alınması ile hesaplanır. Basit hareketli ortalama hesaplanırken fiyatların toplamı gün sayısına bölünür.

Basit hareketli ortalama (Simple Moving Average = SMA) dışında, Ağırlıklandırılmış Hareketli Ortalama (WMA) ve Üstel Hareketli Ortalama (EMA) gibi farkı indikatörler de bulunur. Bunların hesaplanma biçimleri bir miktar değişiklik göstermektedir.

Hareketli ortalamalar için baz alınan süre de yatırımcının tercihine göre farklılık gösterebilir. Teknik analizde en çok tercih edilen hareketli ortalama periyotları 50 günlük ve 200 günlük olanlardır. Pek çok yerde MA50MA200EMA50EMA200 biçiminde bu indikatörler ile karşılaşabilirsiniz.

Hareketli ortalama indikatörünün önemi, mevcut fiyatın hareketli ortalama trend çizgisi ile olan ilişkisinden ileri gelmektedir. Mevcut fiyat, hareketli ortalamanın çok altında, çok üzerinde ya da trend çizgisine yakın bir yerde seyrediyor olabilir. Bu veriler, diğer indikatörlerden üretilen teknik analiz sinyalleri ile birleştirilerek fiyatın yönü hakkında daha tutarlı bir tahmin yapabilmemize olanak tanır.

Hareketli ortalamalar ile ilgili detaylı bilgi edinmek için ilgili içeriğimizi inceleyebilirsiniz.

RSI (Relative Strenght Index)

Teknik analizde sıklıkla tercih edilen bir diğer indikatör ise RSI değeridir. RSI yani göreceli güç endeksi; yatırımcıların momentum, hacim ve diğer uyarı sinyallerine bağlı olarak fiyat hareketinde yaşanabilecek ani değişimleri tespit etmek için kullanılır. RSI, mevcut durumdaki yukarı ya da aşağı yönlü trend yapısının bozulma ihtimalini en yüksek başarı oranıyla tahmin etmenizi sağlayan indikatördür.

RSI değeri, 0-100 arasında bir değer olabilir. 70 seviyesi ve üzeri aşırı alım bölgesi olarak kabul edilir ve fiyatların düşebileceğini söyler. RSI değerinin 30 ve daha altına inmesi hali ise aşırı satım bölgesine gelindiğini söyler ve oradan bir tepki alarak fiyatların yukarı yönlü bir hareket başlatabileceğini ifade eder.

RSI değerinden türeyen ve en az RSI kadar önemli olan diğer indikatörlerin RSI uyumsuzlukları ve RSI Salınım Reddi (RSI Swing Rejections) olduğunu belirtmeliyiz. Bunlar da teknik analiz yapan yatırımcıların takip etmesi gereken sinyaller üretir.

RSI nedir? Stokastik RSI nedir? Teknik analizde RSI nasıl kullanılır gibi sorularınızın yanıtı için ilgili içeriğimizi incelemenizi öneririz.

Hareketli Ortalama Yakınsama Sapması (MACD)

Teknik analiz indikatörlerinden bir diğeri ise MACD (Moving Average Convergence Divergence) değeridir. 26 günlük üssel hareketli ortalama – 12 günlük üssel hareketli ortalama formülü ile hesaplanır.

Peki MACD ne işe yarar, nasıl kullanılır? Momentum tabanlı bir teknik analiz indikatörü olan MACD değerleri, önce grafik üzerinde bir trend çizgisi oluşturacak şekilde birleştirilir. Güncel MACD değeri, trend çizgisi üzerinde kalıyor ise alım sinyali olarak yorumlanır. Buna karşın çizginin altına inen bir MACD’den bahsediyorsak bu durum satım sinyali olarak değerlendirilir.

Sinyal çizgisinin üzerindeki güncel MACD değeri al sinyali üretirken, sinyal çizgisinin altına inen MACD değeri ise sat sinyali olarak yorumlanır. Çizgisinin altına ya da üzerine doğru gerçekleşen fiyat hareketleri keskin ve hızlı bir şekilde cereyan etmişse, aşırı alım ve aşırı satım ihtimallerinden bahsedilir.

MACD indikatörü, düşüş ya da yükseliş trendinin güçlendiğini veya zayıfladığını anlama konusunda yatırımcılara önemli bir veri sunar.

Bolinger Bantları

Bollinger bantları, bir finansal varlığın işlem gördüğü fiyat aralığını temel alan teknik analiz indikatörüdür. Bandın genişliği de elbette fiyat hareketinde yaşanan oynaklık ile doğru orantılı biçimde artar ve azalır.

Bollinger bantları, bir enstrümanın mevcut fiyatının alışıldık seviyelerden mi yoksa olağan dışı bir fiyattan mı işlem gördüğünü anlamak için kullanılır. Mevcut fiyat bandın dışına çıkmışsa, bulunduğu yerden bandın içine doğru düşüş ya da yükseliş yönlü bir hamle yapabileceği şeklinde yorumlanır.

Bollinger bantlarının ismi, bu yöntemin mucidi olan John Bollinger’den gelmektedir. Bu indikatör, özellikle uzun vadeli fiyat hareketlerini tahmin etmek amacıyla kullanılmalıdır.

Bir menkul kıymetin fiyat hareketinin ortaya çıkardığı volatiliteye bağlı standart sapmayı takip eden Bollinger bantlarının çalışma mantığına göre, bu teknik analiz indikatörü, olağan fiyat hareketlerinin %88 – %89 kadarını içine alır. Yani geriye kalan %11 – %12’lik hata payını kenara koyarsak, bantların dışına çıkan fiyat hareketleri olağan dışı olarak yorumlanacağı için ters yönlü bir fiyat hareketinin görülme olasılığı o andan itibaren artacaktır.

Fibonacci Düzeltmesi

Fibonacci düzeltmesi, 13. yüzyılda yaşamış ünlü matematikçi Leonardo Fibonacci tarafından geliştirilen Fibonacci sayı dizisi kavramından türemiş bir indikatördür. Fibonacci dizisinde yer alan sayılardan bazı oranlar ortaya çıkar ve bunlar grafik üzerinde bir çizgi oluşturur.

Fibonacci sayı dizisi oranları nelerdir?

Fibonacci sayı dizisinde takip edilmesi gereken oranlar şu şekildedir:

%0

%23,6

%38,2

%61,8

%78,6

%100

Bir yükseliş trendinde dip seviye %100 ve tepe noktası %0 olarak kabul edilir. Düşüş trendinden bahsediyorsak ise bunun tam tersi olarak dip için %0 ve tepe noktası için %100 seviyeleri takip edilir. Fiyat bu seviyelere geldiğinde bir düzeltme yaşanması olasılığı güçlenir.

Fibonacci düzeltmesi, bir finansal piyasanın mevcut trend hareketinde yaşanabilecek değişikliği saptamaya yarar. Bu özelliği ile RSI ile beraber incelenmesi önerilir.

Piyasanın bir düzeltme yani farklı yönde bir hamle yapmak üzere olduğunu düşünen yatırımcılar, bu tahminlerini doğrulamak için birçok teknik analiz sinyali ile beraber Fibonacci düzeltmesine de başvururlar. Çünkü bu indikatör, yukarı veya aşağı eğilimi gösteren olası destek ve direnç seviyelerini belirlenmesine yardımcı olur.

Olası destek ve direnç seviyelerine göre yatırımcılar, nerede stop ve limit emirleri kullanacaklarına veya pozisyonlarını ne zaman açıp kapatacaklarına yönelik daha sağlıklı karar alabilir.

Ichimoku Bulutu

Ichimoku Bulutu, diğer birçok teknik gösterge gibi, destek ve direnç seviyelerini tespit etmek için kullanılan bir teknik analiz indikatörüdür. Bununla birlikte, fiyat momentumunu da tahmin eder ve yatırımcılara alım satım kararlarında yardımcı olacak sinyaller sağlar.

Japonca bir sözcük olan Ichimoku, denge grafiğine bakış anlamına gelmektedir. Bu gösterge tek bir grafikten ziyade, ellerindeki teknik analiz sinyallerini daha fazla veri ile doğrulamak isteyen yatırımcılar tarafından tercih edilir.

Ichimoku bulutu indikatörü piyasa eğilimlerini tanımlar, mevcut destek ve direnç seviyelerini gösterir ve ayrıca gelecekteki seviyelerinin tahmin edilmesine yardımcı olur.

Standart Sapma

Matematikte standart sapma, bir veri havuzundaki ortalama değişkenlik miktarıdır. Havuzdaki her bir değerin ortalamadan ne kadar uzakta olduğunu söyler. Yüksek bir standart sapma, değerlerin genellikle ortalamadan uzak olduğu anlamına gelirken, düşük bir standart sapma, değerlerin ortalamaya yakın kümelendiğini ifade eder.

Teknik analizde de kullanılan standart sapma, yatırımcıların fiyat hareketlerinin boyutunu ölçmesine yardımcı olan bir indikatördür. Standart sapma sanıldığı gibi fiyatların yükselmesi ya da düşmesi konusunda bir sinyal üretmez.

Standart sapma ile teknik analiz yapılırken, mevcut fiyat hareketleri ile geçmiş fiyat hareketleri de karşılaştırır. Birçok analist ve yatırımcıya göre, geçmişteki küçük fiyat hareketleri bir şablon olarak ele alındığında benzer ama daha büyük fiyat hareketlerinin gerçekleşmesi beklenmelidir.

Ortalama yön indeksi (ADX)

ADX indikatörü, bir fiyat eğiliminin gücünü gösterir ve 0-100 arasında bir değere sahip olabilir. Bununla birlikte, pek çok finansal enstrüman için 60’tan daha büyük bir ADX değerine rastlamak pek sık karşımıza çıkan bir durum değildir.

ADX indikatörü bizlere trendin gücü hakkında bilgi verir. Piyasanın hangi yönde hareket edeceğine yönelik bir sinyal üretmez. En fazla takip edilen ADX değerlerinin 20’nin altı ve 40’ın üzeri olduğu söylenebilir. ADX azaldıkça trendin gücünün de zayıfladığı anlamı çıkar. Artan ADX değeri ise daha güçlü bir trend hareketinin yaşanmakta olduğu şeklinde yorumlanır.

Yatırımcılar ADX indikatörünü mevcut trendin devam edip etmeyeceğini tahmin etmek için kullanırlar. Neticede gücü azalmış bir trend hareketinin sekteye uğraması daha yüksek bir olasılık olarak karşımıza çıkar. Yüksek bir ADX değeri varsa mevcut trend hareketi ile paralel bir pozisyon almak tavsiye edilebilir.

Parabolik SAR (Parabolic Stop and Reversal)

Parabolik SAR, özellikle Forex gibi çift yönlü pozisyon alınabilen finansal piyasalarda kullanılan ve bir trendin ne zaman biteceğini tahmin etmemize yarayan bir teknik analiz indikatörüdür. Yani, bir pozisyondan ne zaman çıkılması gerektiği hakkında sinyal üretir.

Parabolik SAR nasıl kullanılır?

Parabolik SAR, baz alınan dönemdeki en düşük ve en yüksek fiyatlarla hesaplanır. Hesaplanan değerler grafik üzerinde noktalarla işaretlenir. Mevcut fiyatın altındaki bir nokta yükseliş sinyali olarak kabul edilir. Noktaların pozisyonu değiştiğinde, fiyat tarafında da potansiyel bir değişikliğin yolda olduğu anlamı çıkar.

Exit mobile version