Blog

Yatırım Portföyü ve Portföy Çeşitlendirmenin Önemi

Yatırım Yaparken Neden Sepet Oluşturulur?

Çocukken saklambaç oynadığınız günleri hatırlıyor musunuz? En geçerli strateji, herkesin evin farklı yerlerinde gizlenmesi değil miydi? Böylece saklananlar arasından bir ya da birkaç kişi yakalansa bile geriye kalanlar ile oyun hala kazanılabilirdi. Oyunu devam ettirdikçe, bazı saklanma noktaları diğerlerine göre daha popüler hale gelmeye başlardı. Zamanla tüm çocuklar oraya saklanmak için bir yarışa girerler, birbirlerinin üzerine çıkma pahasına herkes o mükemmel gizlenme yerine ilk önce varmak için koşardı. En nihayetinde ebe olan çocuk, diğer herkesi tek hamlede yakaladığında oyunu oracıkta kazanırdı.

Piyasaİzle Reklam Alanı

Portföy çeşitlendirmenin teknik tanımına girmeden önce böyle bir benzetme yapmayı uygun bulduk. Aslında yukarıdaki örnekten, bir yatırım portföyü oluştururken ihtiyacınız olacak stratejiyi dahi çıkarabilirsiniz. Herkes için mükemmel gibi görünmeye başlayan seçenek, aslında en yüksek de riski içinde barındıran olabilir.

Finansal piyasalarda herkesin satın alabilmek için adeta birbirini ezdiği ve sansasyonel biçimde fiyatı yükselen ürünler, bir süre sonra dengelenme sürecine girdiğinde yatırımcıları açısından derin finansal kayıplara yol açabilir.

Sepet tam da bu yüzden yapılır. Yatırım portföyünüzü çeşitlendirmek genellikle çok yüksek oranda getiri sağlamaz. Sepet yapmak para kaybetmenize de engel değildir. Ancak çeşitlendirme, portföyünüzdeki oynaklığı (volatiliteyi) düşürerek, başınızı döndüren iniş çıkışların sayısını ve şiddetini azaltabilir.

Yatırım Yaparken Neden Sepet Oluşturulur?

Portföy çeşitlendirme (sepet yapma), yatırımlarınızın riskini en aza indirmek maksadıyla paranızı farklı sınıflardan menkul kıymetlere yatırma işlemidir. Bu açıdan baktığımızda, portföy çeşitlendirmenin ödülü ve riski dengelemek için yapıldığını söyleyebiliriz. Çeşitlendirmeden kastımız ise yalnızca farklı finansal ürünlere yatırım yapmaktan daha fazlasıdır. Önemli olan birbiri ile negatif korelasyonu ya da en azından düşük seviyede pozitif korelasyonu bulunan finansal varlıklar ile bir sepet oluşturmaktır. Yatırım sepetinizdeki ürünlerin düşük korelasyona sahip olması, fiyatlarının aynı yönde, benzer bir ivme ile hareket etme olasılığını azaltacaktır.

Tüm paranızı tek bir hisse senedine yatırdığınızı hayal edin. Hisse senedi performansı iyi gittiği sürece her şey harika olurdu. Ancak piyasalarda gelişen ters yönde keskin bir hareket, yatırımlarınızın ciddi biçimde erimesi sonucunu doğurabilir.

Farklı türlerden menkul kıymetler, birbiri ile düşük fiyat ilişkisi bulunan menkul kıymetler… Bitti mi? Aslında hayır. Önemli çeşitlendirme kriterlerinden bir tanesinin de “zaman” olduğunu söylememiz gerekiyor; yani yatırımlarınızdan kazanç elde etmeyi umduğunuz vade… Kimi yatırımcılar kısa vadede büyük miktarda getiri elde etmeye çalışırlar ve genellikle risk eşiği biraz daha yüksek olan yatırım enstrümanlarına yönelirler. Bir diğer yatırımcı profili ise riskini azaltmak için beklentilerini uzun vadeli olacak şekilde planlayarak, büyük sermayeli şirketlerin hisse senetlerine yatırım yapmayı tercih eder.

Özetle, portföy çeşitlendirme kriterlerini şu şekilde sıralayabiliriz

  • Farklı türden finansal ürünler (hisse senetleri, forex, petrol, altın…)
  • Birbiri ile benzer fiyat hareketleri olmayan finansal ürünler – mümkünse geçmiş verilerde ters yönde fiyatlama şablonları sergilemiş finansal ürünler
  • Kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli beklentilerin olduğu finansal ürünler

Yatırımcı Demografisi ve Portföy Çeşitlendirme

Bir yatırım portföyü oluşturulurken yatırımcının içinde bulunduğu şartlar, sepetin türü ve sepetteki ürünlerin ağırlıkları noktasında elbette belirleyici olacaktır. Özellikle daha genç yaştaki yatırımcıların piyasalarda aktif bir biçimde gün içi işlem (daytrading) yapmaları ve daha riskli finansal enstrümanlara yönelmeleri anlaşılabilir bir durumdur. Zira kayıplarını telafi edebilmeleri için önlerinde fırsatlarla doldu uzun bir zaman yattığı düşüncesi yaygındır. Yaş ilerledikçe, piyasalarda edinilen tecrübeden bağımsız olarak yatırımcıların önemli bir kısmının daha pasif bir profil izlemeyi ve nispeten daha düşük riskli finansal ürünleri tercih ettikleri görülmektedir. Çünkü ileri yaşlarda olası kayıpları telafi etmek giderek zorlaşacak ve başta sağlık harcamaları olmak üzere planlanmayan birtakım maliyetlerin ortaya çıkma olasılığı artacaktır. Özetle; genç yatırımcıların önemli bir kesiminin yüksek miktarda getiri elde etmek ve yakın gelecekte finansal özgürlüklerini kazanmak gibi agresif motivasyonlarla hareket ettiklerini söyleyebiliriz. 50 ve üzeri yaştaki yatırımcılarda ise durum, daha çok sermayesini ve hayat tarzını koruma motivasyonu olarak göze çarpmaktadır. Bu da yatırımcıların bir sepet yaparken seçtikleri ürünleri doğrudan etkilemektedir.

Sistematik Risk ve Sistematik Olmayan Risk Kavramları

Tüm yumurtaları aynı sepete koymayın, çünkü sepet düşerse hepsi kırılır benzeri sözleri herkes gibi siz de işitmişsinizdir. Günlük yaşantımızda bu örneği onlarca hatta yüzlerce defa duymuş olsak da önemli bir kısmımız sepetin neden ve nasıl düşebileceği gibi bir soruyu aklına getirmez. Sorunun yanıtı, bizi sistematik ve sistematik olmayan risk kavramlarına götürür.

Sistematik risk, piyasaları bütünüyle etkileyen olaylardan kaynaklanır. Tek bir hisse senedini, sektörü ya da ülkeyi etkilemez. Küresel düzeyde ve hemen her finansal ürünün performansı üzerinde etkilidir. Bir pandeminin, doğal felaketlerin, büyük çaplı politik anlaşmazlıkların ya da askeri çatışmaların yarattığı riskler sistematiktir.

Sistematik olmayan risk, yalnızca birkaç hisse senedini ya da sektörü etkileyebilecek olaylardan kaynaklanabilir. Çeşitli sebepler ile gelişebilen ve etkisi daha sınırlı olan bu risk türüne karşı alınabilecek en iyi önlemlerden bir tanesi portföy çeşitlendirmedir. Bununla birlikte çeşitlendirme, finansal piyasaların bütünü için geçerli olan yapısal veya sistematik riski tolere etme hususunda daha az yeterlidir.

Çeşitlendirilmiş bir Yatırım Portföyünde Hangi Finansal Varlıklara Yer Verilebilir

Günümüzde yatırımcılar yalnızca cep telefonlarını kullanarak çok farklı finansal yatırım seçeneğine erişebiliyor. Yatırım hesapları görüntülü görüşme ile açılıyor ve kısa sürede onaylanıyor. Seçeneklerin bolluğu zaman zaman kafa karıştırıcı olabilse de bir plan ve strateji ile hareket eden yatırımcılar için olumlu yanlarının ağır bastığını söylemeliyiz. Peki, bir yatırım sepeti oluşturmak isterseniz, içine ilk olarak neleri koyabilirsiniz?

Yurt İçi Hisse Senetleri

Yurt içi hisse senedi piyasası, yatırımcılara çok sayıda farklı sektörden işletmeye yatırım yapma fırsatı sunar. Hisse senetleri, kısa vade için riskli finansal yatırım ürünleri olabilir ancak uzun vadeli getiri fırsatlarının diğer yatırım seçeneklerinden daha yüksek olduğu söylenebilir. Portföyünüzü çeşitlendirirken birkaç Türk şirketinin hissesini sepete eklemek akıllıca olacaktır. Risk ve beklentilerinize göre büyük sermayeli şirketlerin hisselerine yönelebilir ya da büyüme hisseleri olarak tanımlanan, getiri potansiyeli gibi riski de göreceli olarak yüksek hisse senetlerine yatırım yapabilirsiniz.

Özellikle finansal piyasalardaki deneyimi kısıtlı bir yatırımcı iseniz, hisseleri Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerle ilgili gelişmeleri takip ederek analizler çıkarmak sizin için daha kolay olabilir. Ancak hisse senedi yatırımı yaparken, tüm sermayenizi aynı sektörde faaliyet gösteren şirketlere yatırmaktan da imtina etmeniz önerilir. Bazı sektörler, belirli dönemlerde çok göz alıcı bir performans sergiliyor olsa da hiçbir yükseliş sonsuz değildir ve risk her zaman vardır. Yaptığınız analizler neticesinde, makine endüstrisinden sağlık sektörüne, hava yolu hisselerinden silah sanayiine ve spor kulüplerinin hisse senetlerine kadar çok sayıda şirkete yatırım portföyünüzde yer vererek riskinizi azaltma yoluna gidebilirsiniz.

Yurtdışı (Uluslararası) Hisse Senetleri

Bir hisse senedi yatırımcısı iseniz ve riskinizi azaltmak istiyorsanız yurt içi hisse senetleri ile beraber bazı yabancı şirketlere yatırım yapmayı da düşünebilirsiniz. Dünyanın önde gelen şirketlerinin hisse senetleri (blue chip stocks), milyonlarca yatırımcı tarafından tercih edilen ve uzun vadeli performansları büyük oranda tatmin edici olan yatırım seçenekleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yurt dışı hisse senedi yatırımı yaparken de bir çeşitlendirmeye gitmekte yarar var. Hammadde ve enerji problemleri ya da politik gerilimler gibi farklı sebeplerden dolayı bir ülkedeki şirketlerin piyasa değerlerinde kısa vadeli sert düşüşler yaşanabilir. Bu olduğunda, tüm yatırımlarınızın o borsalarda olmasını istemezsiniz. Bu yüzden, sermaye piyasaları ve borsa kültürü oturmuş ülkelerin hisse senedi piyasalarında yatırımlarınızı çeşitlendirmek akıllıca bir yaklaşım olacaktır.

Endeksler

BİST endeksleri ya da diğer uluslararası borsa endeksleri, hisse senetlerinden oluşan bir porftöyün oynaklığını azaltmak için tercih edilebilir.  Endeksler, tekil hisse senetlerine göre daha yavaş hareket eden varlıklardır. Yüksek oranda getiri elde etme ile sermayenin korunması arasında denge görevi görebilirler. Hem BİST hem de dünyanın önde gelen diğer borsa endekslerinin uzun vadede hep yukarı yönlü bir trendi takip ettikleri söylenebilir. Bu yüzden, bir yatırım sepetini endeksler ile çeşitlendirmek makul bir yaklaşım olacaktır.

Değerli Metaller

Değerli metaller finansal piyasalarda her zaman bir değer koruma aracı olarak görülmüşlerdir. Özellikle altın için yapılan “güvenli liman” benzetmesi buna kanıt olarak gösterilebilir. Spot piyasada yapacağınız altın, gümüş, bakır ve benzeri değerli metal yatırımları portföyünüzün riskini önemli ölçüde azaltabilir.

Değerli metaller değer koruma misyonlarının dışında, endüstrinin çok farklı alanlarında üretim girdisi olarak da kullanılan kıt kaynaklardır. Ayrıca bu metalleri çıkarmak ve işlemek için zor ve masraflı süreçler izlenmektedir. Bu özelliklerini de göz önüne aldığımızda, değerli metal fiyatlarındaki trendin uzun vadede hep yukarı yönlü olacağını öngörebiliriz. 

Tahviller

Çoğu tahvil, yatırımcısına düzenli bir faiz geliri sağlar ve tahvillerdeki fiyat hareketlerinin genellikle hisse senetlerinden daha az oynak olduğu söylenebilir. Tahvil fiyatları, genellikle hisse senedi fiyatları ile aynı yönde hareket etmediği için, tahvil yatırımı borsanın öngörülemeyen iniş çıkışlarına karşı bir emniyet kemeri görevi üstlenebilir.

Getiri elde etmekten çok sermayesini korumaya odaklanan yatırımcılar, genellikle ABD Hazinesine ait tahvilleri ya da diğer uluslararası tahvilleri tercih eder. Tahviller korumacı özellikleri ile öne çıkan yatırım ürünleri oldukları için fazla risk almak istemeyen yatırımcıların portföylerinde önemli yer tutar.

Nakit Bulundurmak – Türk Lirası ya da Döviz

Her ne kadar nakde dönmek, nakit bulundurmak teknik olarak bir yatırım türü olmasa da riskinizi azaltmanın yollarından bir tanesidir. Piyasalarda yaşanabilecek ani düşüşlerin ortaya çıkardığı kısa vadeli fırsatlardan yararlanabilmek için, yatırımcıların ellerinde her zaman bir miktar nakit bulundurması son derece önemlidir.

Nakit bulundururken de yalnızca bir para birimine odaklanmamak, yani burada da sepet yapmak sermayenizi korumanıza yardımcı olur. Amerikan doları, Euro, Japon Yeni, Çin Yuanı ve Rus Rublesi gibi popüler döviz birimlerinden bir ya da birkaçına aynı anda sahip olursanız; içlerinden biri herhangi bir sebeple değer kaybına uğradığında diğerlerinin performansı ile bu kaybınızı ikame edebilirsiniz.

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakınız !